İnsanın günlük yaşantısında karşılaştığı bazı olaylar ve durumlar kendisini korumasını gerektirebilir. Böyle durumlarla karşılaşan kişi kendisini korumak için savunucu bir iletişim içine girer. Çünkü karşısında kendi benliğine saygı göstermeyip, kendisini savunmaz ise onu ezecek saldırgan kişi ya da kişiler vardır.
Bu durumda örneğin; anne çocuğuna “Okul çıkışı eve gecikeceğini haber verseydin, seni merak etmezdim” dediği zaman, çocuk gecikeceğini haber vermediği için kendisini suçlu hissediyorsa, savunucu bir tutum içinde “Bunda merak edecek ne var. Arkadaşımla biraz dolaştık. Hem ben senin bu kadar merak edeceğini nereden bileyim” şeklinde bir cevap verir. Eğer çocuk, kendisini suçlu hissetmiyor ise kendisini savunma ihtiyacı duymayacak ve “Anneciğim senin merak edeceğini hiç düşünmedim. Bilseydim okul çıkışı telefon edip gecikeceğimi bildirirdim. Bundan sonra gecikecek olursam haber veririm” diyecektir. Çocuğun geç geldiğini haber vermediği için kendisini suçlu hissetmesi ya da hissetmemesi benlik anlayışından kaynaklanır. İnsanda, görünen benlik ve ideal benlik olmak üzere iki düzeyde benlik anlayışının varlığından söz edilir. Görünen benlik düzeyinde çocuk geç kalma davranışını göstermiştir. Gecikeceğini Önceden annesine haber vermemiştir. Ancak ideal benlik düzeyinde haber vermeden gecikmek istenmeyen bir davranıştır. İstenmeyen bu davranışı çocuk, benlik kavramının bir parçası olarak kabul etmez. “Ben sorumsuz, düşüncesiz, güvenilmez biriyim” tanımını benlik kavramının bir parçası olarak kabul etmek zor geleceğinden, bu davranışına başka nedenler aramaya başlar. Bir başka ifade ile hatayı kendisinin dışında arar (Cüceloğlu, 1993). Bu durum da çocuğun görünen benliği ile ideal benliği arasında bir çelişki vardır.
kişi tüm gücü ile kendisini savunmaya çalışır. İletişimde saldırganlığın hakim olduğu durumlarda kişi, yalnız kendisini değil, yakınlarını, sevdiği kişileri ve zor durumda kaldığını gözlemlediği kişileri de savunma durumuna geçer. Konuşan kişi bazen saldırganlığının farkında olmayabilir. Ancak konuşan kişinin Saldırganlığının farkında olmaması, dinleyen kişinin savunucu bir tutum içine girmesini engellemez. Çünkü dinleyen kişi davranışını ve iletişimde kullanacağı sözcüklerini konuşan kişinin Saldırganlığının farkında oluş ya da olmayışına göre değil kendi iç dünyasında algıladığı savunucu ip uçları çerçevesinde değerlendirir (Cüceloğlu, 1993).