Şeffaf Diş Teli Neden Tercih Edilmelidir?

şeffaf tel

Bazı kişilerin dişlerinde, gelişme çağında oluşan bazı problemlerden dolayı yapısal olarak bozukluklar görülmektedir. Bu sorunların başlıca nedenleri; dudak emme, parmak emme, düzensiz ve sağlıksız yeme alışkanlıkları, dişlerin çıktığı zamanlarda dişleri sert cisimler ile zorlama gibi pek çok nedenlerdir. Çoğu zaman dişlerde ki bozukluklar sonradan çevresel faktörlere bağlı olarak oluşsa da, nadir olarak genetik olarak diş bozuklukları da görülebilmektedir.şeffaf tel

Anne ve babalar, diş bozuklukları konusunda temkinli davranmalı ve çocuklarının diş yapısını sürekli olarak gözlemlemelilerdir. Özellikle çene yapıları bazı kişilerin bozuk olabildiğinden, bu durum çocukluk yaşlarında fark edilir ise tedavisi daha kısa süre içerisinde yapılabilir.

En etkili diş düzeltme tedavisi, diş teli uygulanarak yapılan tedavidir. Bu tedavi yönteminde kişilere ortodontist tarafından, diş teli takılır ve belirlenen süre içerisinde sürekli olarak kullanmaları istenir. Diş telleri, kişilerin kendilerinin takıp çıkarabilecekleri bir madde değildir. Ortodontist dikkatli bir şekilde diş telini tekrar ve düzenli aralıklar ile kontrole gelmenizi ister. Düzenli olarak yapılan kontroller ile tedaviniz tamamlanır.

Diş teli tedavisi denildiğinde pek çok kişinin aklına diş üzerinde kötü bir görünüm oluşturan, metal diş telleri gelir. Bu yüzden dişlerinin aslında diş teli tedavisi olması gerektiğini bilenler, bu görümü istemediklerinden tedaviyi kabul etmemektedirler. Şeffaf diş teli ise bu tür sorunları ortadan kaldırmak için geliştirilmiş bir maddedir. Şeffaf diş teli ile diş üzerinde ki o kötü görünüm oluşmamakta ve hatta diş telinin varlığı bile karşı taraftan pek hissedilmemektedir.

Dişlerin bozuk olması ya da diş tellerinin kötü görünüme yol açması, kişileri sosyal açıdan etkilemektedir. Dişlerde bulunan tele kişiler bir süre sonra alışırlar fakat karşı tarafa görünüm olarak rahatsızlık vereceklerini düşündüklerinden bu durumda büyük rahatsızlık duyarlar. Şeffaf diş teli kullanımı, en çok görünüm açısından tercih edilmektedir. Fakat şeffaf diş telleri tamamen görünmez değildir. Yakın mesafeden ve dikkatli bakıldığında, dişlerde tel olduğu fark edilebilir. Ama birçok şeffaf diş teli tedavisi olmuş kişi, tedavileri süresinde dış görünüm konusunda zorluk çekmemiştir.

Continue Reading

Uzun Süre Uykusuz Kalmanın Zararları

uykusuz kalma

Uyku ve hayat kalitesi arasında doğrudan bir ilişki vardır. Yeterli ve kaliteli bir uyku almak kişinin hem yaşam kalitesini hem de yaşam süresine doğrudan etki etmektedir. Yani aslında sağlıklı bir uyku aynı zamanda sağlıklı bir ömür demektir. Ancak bazı durumlarda uykusuz kalınabilmektedir. İdeal uyku süresi 7-8 saat olarak kabul edilirken bu sınırın çok altında kalmak aslında uykusuzluk demektir. Peki uykusuz kalmanın vücuda ne gibi etkileri ve zararları vardır?uykusuz kalma

  1. Beyin ve Hafıza Performansı Olumsuz Etkilenebilir

Vücudun uykusuz kalması beynin bilgi gönderme ve bilgiyi işleme merkezini etkilemektedir. Özellikle beyindeki nöronlar uykusuzluktan olumsuz etkilenmektedir. Uykunun az olması ile hafıza ve beyin yorgun olur, görevleri yerine getirmede işlevsellik kaybı yaşanabilir. Odaklanmada ve öğrenmede güçlük gibi sorunlar yaşanabilir.

  1. Büyüme Hormonunun Salınımı Azabilir

Tüm hormonların üretimi esasında uyku ile bağlantılıdır. Örneğin testosteron hormonunun üretimi için en az 3 saatlik kesintisiz bir uykuya gerek vardır. Özellikle gelişim çağındaki çocuklar ve bebekler için büyüme hormonlarının salınım hızı yavaşlayabilir. Kas ve kemik gelişimi için gelişim çağındaki çocukların yeterli uyku alması oldukça önemlidir.

  1. Obezite Gibi Kilo Sorunlarına Yol Açabilir

Vücudunun uykusuz kalması Obeziteye davetiye çıkarabilir. Çünkü uyku aynı zamanda açlık ve tokluk duygularını da kontrol etmektedir. Leptin ve ghrelin adındaki 2 hormon vücudun açlık ve tokluk sistemini yönetmektedir. Leptin yeterince yemek yendiğini ifade ederken yetersiz uyku durumu leptin seviyesini azaltarak ghrelin seviyesini yükseltir. Ghrelin hormonu ise açlık seviyesini ifade etmektedir. Haliyle hormonlar arasındaki bu iniş çıkışlar Obeziteye sebep olabilmektedir.

  1. Bağışıklık Sistemini Kötü Etkileyebilir

Uyku ile birlikte vücut antikorlar üretir ve vücudu enfeksiyonlara karşı korur. Uykusuzluk durumu ile birlikte de bağışıklık sistemi enfeksiyonlara karşı korunaksız hale gelir. Bu nedenle güçlü bir bağışıklık sistemi için yeteri kadar uyumaya özen gösterilmelidir.

  1. Psikolojik Sorunlara Neden Olabilir

Uykusuzluk başta halüsinasyon olmak üzere birçok duygu durum ve psikolojik bozukluklara sebep olabilir. Kaygı bozukluğu, depresyon, paranoya gibi psikolojik rahatsızlıkları önlemek için gün içerisinde yeteri kadar uyku alınmalıdır.

Continue Reading

Kepçe Kulak Estetiği Yapımı

kepçe kulak

Normal şartlarda bir kişinin kulağı 6,5 cm uzunluğunda ve 3,5 cm genişliğinde olmalıdır.Kulak ile kafa arasındaki açı 30 derecedir. Bu değerlerin aksine daha büyük açılarda üstün kulak estetiği gerekebilir.

Çıkıntılı bir kulak çıkıntısının varlığından ve Y şeklinde kıkırdak kıvamının gelişmemiş olmasından kaynaklanan bir problem olan kulak kepçesi, kıkırdak dokusu yeterince gelişmediği için gereken açı genişler ve kulak çıkıntısı öne doğru eğilmeye başlar. . Herhangi bir bilimsel değerle ölçülmese de dışarıdan kolaylıkla fark edilebilen bir türdür. Yaşla birlikte bu durumda birçok değişiklik meydana gelebilir. İşaretli kulak oluşumu genellikle genetik yatkınlıktan kaynaklanır. Aynı zamanda bunun doğuştan gelen sebeplere veya sonradan olan faktörlere bağlı olduğu da görülebilir.kepçe kulak

Kepçe kulağın psikolojiye etkisi nedir?

Çıkıntılı bir kulak kesinlikle fizyolojik bir durum değildir. Aksine estetik bir sorundur. Ancak kulakları şişkin olan kişilerin psikolojik etkileri de vardır. Her yaş grubunu farklı etkileyen kepçe kulak faktörünün psikolojik etkileri şu şekildedir.

İlk önce bunun kendileriyle alay edeceğini düşünerek kulaklarını saçla kapatmaya çalışırlar.

Mutsuzluk durumu insan davranışlarına yansır.

Çıkıntılı kulaklardan hoşlanmama duygusu kafasında yaşar.

Kişide sürekli psikolojik sorunlar nedeniyle özgüven kaybı oluşmaya başlar.

Her zaman kulağını saklamaya çalışır.

Bulunduğu ortamda kulağın yapısından dolayı dışlanabileceğini düşünür.

KBB doktoru büyük kulak ameliyatı yapabilir mi?

Kulak estetiği ameliyatı sonrası estetik bir görünüme kavuşabilirsiniz. Bunun için en önemli şey doğru ve doğru doktoru bulmaktır. Kepçe kulak ameliyatı yapan doktorlar arasından size yardımcı olabilecek bir doktor bulmak çok çaba gerektirir. Bulduğunuz doktorun tecrübesi, bilgisi ve çalışması çok önemlidir. Aynı zamanda kulak estetiği ciddiyet ve özen isteyen bir operasyondur. Bu nedenle seçeceğiniz doktorun aynı zamanda uzman bir plastik cerrah olması gerekmektedir. Kulak ameliyatı için doğru doktoru arıyorsanız Doç. Doktor Nedim Sarıfakioğlu ile iletişime geçebilirsiniz.

Büyük kulak ameliyatı sonrası günlük yaşam

Kepçe kulak ameliyatından sonra 1 ila 3 gün dinlenin. Bundan sonra normal hayata dönebilirsiniz. Ameliyat sonrası kulak şişmesi normaldir. Üç hafta sonra şişlik zamanla azalacak ve kulak son şeklini yaklaşık 6 ay içinde alacaktır.

Ameliyattan sonra pansumanların koruma ve destek amaçlı kullanılmaması durumunda bu önemli bir faktördür. Pansuman için doktorun tavsiyelerine uymak da önemlidir. Aynı zamanda sigara da yara iyileşmesini etkileyen bir diğer faktördür. Yan yatmaktan kaçınarak iyileşme sürecini hızlandıran etkenlerden biri de bol yakalı veya düğmeli gömleklerin tercih edilmesidir. Günlük yaşamla ilgili diğer tüm durumlarda normal hayata dönmek oldukça kolaydır.

Ameliyattan sonra kulak arkasında görünen kulakta bir iz oluşur. Ancak bu dışarıdan görülebilen ishal değildir. Aynı zamanda kulak ameliyatından sonra herhangi bir işitme kaybı olmaz.

Dünyada ve Türkiye’de ünlü kulak ameliyatları

Tüm dünyada ve ülkemizde yaygın sorunlardan biri olan kulak kepçesi, vücudun genel işleyişini etkilemeyen ve hastalık olarak tanımlanamayan bir durumdur ve sıklıkla sadece estetik kliniklerinde kullanılır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte tıp alanında da büyük adımlar attım. Bu gelişmeler sayesinde fark edilir işitme sorunu kolay bir çözüm haline geldi. Dünyada yaygın olmasa da Türkiye’de bazı doktorlar tarafından uygulanan kulak estetiği alanında başarılı sonuçlar almak istiyorsanız ankaraestetikcerrahi.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Kulak Cerrahisinde Uzman Plastik Cerrahın Önemi

Ünlü kulak ameliyatı yüz güzelliği ameliyatı olarak bilinir. Bu nedenle doktor seçimi konusunda çok dikkatli ve hassas olmanız gerekmektedir. Yaptığınız seçimler sonucunda ortaya çıkacak riskleri en aza indirmek sizin elinizde. Burada önemli bir faktör işini iyi yapan ve ameliyat sonrasında bunu iyi gösterebilen bir doktor bulmaktır.

Uygun bir doktor bulunduktan sonra kulak estetiğine ne kadar zaman ayrıldığını bilmeniz gerekir. Ayrıca işindeki deneyimlerinden de öğrenebilirsiniz.

Continue Reading

Düşük Karbonhidrat İçeren Meyve ve Sebzeler Nelerdir?

lor

Sağlığımızda çok önemli bir rol oynayan sebze ve meyveler, düzenli ve bilinçli tüketildiğinde kanser ve diğer kronik hastalıkların başlamasını da önleyebilir. Düşük karbonhidrat diyeti uygulayan kişilerin, özellikle sebze ve meyveleri seçerken iyi seçimler yapması gerekir. Sebze grubu sadece kalorisi düşük değil, aynı zamanda vitamin ve mineraller açısından da zengindir. Genellikle karbonhidrat oranı düşük olan sebzeler, lifli yapılarından dolayı da oldukça sağlıklıdır. Çoğu meyve sebzelerden daha fazla karbonhidrat içerir. Bunun sebebi ise içeriğindeki doğal şekerdir.

Sağlıklı beslenmede önemli rol oynayan sebze ve meyveler periyodik olarak tüketilmelidir. Lifli yapısı ile doyurabilen sebze ve meyve grubu, diğer besin gruplarına göre daha az kalori içerir. Fitokimyasallar, mineraller ve vitaminler gibi faydalı maddeler içerir.lor

Düşük karbonhidratlı sebzeler

Brokoli: Düzenli olarak brokoli tüketerek tip 2 diyabette insülin direncini azaltabilirsiniz. Yüksek lif içeriği nedeniyle brokolinin karbonhidrat bakımından da düşük olduğu bilinmektedir. Her türlü kansere karşı koruyucu olan brokoli, C ve A vitaminleri açısından da oldukça zengindir.

Mantar: Çok düşük karbonhidratlı bir mantar, enfeksiyonlara karşı koruyucu özelliklere sahiptir. Porsiyon başına 1 gram sindirilebilir karbonhidrat içeren mantar, antioksidan içeriğiyle de biliniyor. Özellikle metabolik sendromlu kişilerde iltihaplanmayı azaltmaya yardımcı olur.

Ispanak: K vitamini açısından zengin olan ıspanağın karbonhidrat değeri çok düşüktür. Ispanak, çeşitli vitamin ve mineralleri içeren bir sağlık deposudur, kalp sağlığını korumaya yardımcı olan bir sebzedir. Pişmiş ıspanak yaprakları hacimlerini kaybettikçe daha konsantre hale gelir. Ayrıca ıspanak göz sağlığı için faydalıdır.

Karnabahar: Yüksek düzeyde K ve C vitamini içeren karnabahar, diğer turpgiller gibi kalp hastalıkları ve kansere karşı koruyucu bir besindir. Günlük C vitamini ihtiyacınızı karşılayabilecek bir sebze olan karnabahar da düşük karbonhidrat içeriği nedeniyle birçok diyet listesinde yer almaktadır.

Salata: Salata en düşük karbonhidratlı sebzelerden biridir. A, C ve K vitaminleri açısından zengin olan marul ayrıca folik asit içerir. Marulun lifli yapısı da kalp hastalığı riskine karşı koruyucu bir sebzedir.

Düşük karbonhidratlı meyveler

Karpuz: Yaz mevsiminin simgesi haline gelen karpuz, düşük karbonhidratlı meyvelerden biridir. Güçlü bir A vitamini kaynağı olan karpuz, zengin lif içeriği nedeniyle sindirim sistemi üzerinde rahatlatıcı bir etkiye sahiptir. Kalorisi oldukça düşük olan karpuz, içerdiği lif sayesinde uzun süre tok kalmanıza da yardımcı olur.

Avokado: 100 gramında ortalama 8 gram karbonhidrat bulunan avokado, düşük kalorili bir meyvedir. Tekli doymamış yağ içeriği ile bilinen avokado, kalp ve kan damarları üzerinde koruyucu etkiye sahiptir. Sağlığa birçok faydası bulunan avokado da düzenli aralıklarla tüketilmelidir.

Şeftali: Lifli yapısıyla bilinen şeftali, tatlı bir meyve olmasına rağmen karbonhidrat oranı düşüktür. Ortalama olarak 10 gram karbonhidrat içeren 100 gram şeftali düşük karbonhidratlı atıştırmalık olarak tüketilebilir. Süzme peynir ile tüketirseniz sağlıklı bir atıştırmalık olacaktır. Ayrıca lifli yapısı sayesinde uzun süre tok kalmanıza yardımcı olur.

Kavun: 100 gramında 8 gram karbonhidrat içeren kavun, düşük karbonhidratlı bir meyvedir. Sindirim ve boşaltım sistemleri için de faydalı olan kavun, toksinlerin ve zararlı bakterilerin vücuttan atılmasına da yardımcı olur.

Kivi: C vitamini açısından zengin bir meyve olan kivi, diğer meyvelere göre düşük karbonhidrat değerine sahiptir. Omerga, lif ve 3 yağ asidi, folat ve potasyum açısından zengin bir meyvedir.

Continue Reading

Yaşlanma ve Depresyon İle İlgili Bilinmesi Gerekenler

depresyon

Hayattan zevk alamama, üzüntü, karamsarlık ve ıstırap kişinin günlük yaşamını olumsuz etkilemeye başladığı ve tüm bunların sonucunda kişi kendini mutsuz hissetmeye başladığında depresyon düşünülmelidir. Aileler yaşlandıkça, yaşlıların yaşadığı depresyonu anlamak zor olabilir. Yaşlılar bu süreçte çekingen davranabilir, yakınlarına söylemeyebilir ve hastalıklarının kişisel bir zayıflık olarak görüleceği düşüncesiyle tedavi aramayabilir. Aile üyeleri, yaşlı aile üyelerinin davranışlarındaki değişikliklere, kendilerini ifşa etmelerine ve mizaçlarındaki değişikliklere dikkat etmelidir.depresyon

Depresyon belirtileri nelerdir?

İki veya daha fazla hafta boyunca üzüntü, cesaret kırılması ve depresyon

Bir akrabanın kaybı sonucu içe kapanma,

Uyku bozuklukları

Eskiden zevk aldığı şeylerden artık zevk almıyor.

Geleceğe dair umudunu kaybetmek

ölmek istemek

Bir yeme bozukluğu, kilo kaybı veya kazancı

Düşünceleri yavaşlatmak, kararsızlığı arttırmak,

Maddi ve sağlık nedenleriyle gereksiz aşırı kaygı,

Ağlama ve ruh hali değişimleri

Çaresizlik ve umutsuzluk duyguları

Fiziksel durumla ilgili şikayetler (ağrı, uyuşma, gaz ve geğirme, yorgunluk),

yaşama isteksizliği

Kaygı ve keder durumunu yaşamak,

Tedavi sürecine uyulmaması.

Yaşlılıkta depresyona yatkınlıkla ilişkili faktörler nelerdir?

Bir akrabanın veya eşin ölümü, kişinin uzun yıllar çalıştığı bir işten emekli olması, kişinin maddi sıkıntıları ve zor yaşam koşulları gibi etkenler depresyon sürecini tetikleyebilir. Öte yandan, yaşlanmanın bir sonucu olarak duyuların düzgün çalışmaması, depresyonun oluşmasına neden olabilir.

Tedavi edilmeyen depresyon, kişinin başka bir kronik hastalığı varsa, aile ilişkilerinde çatışma ve bozulmaya, ilerlemeye ve intihara neden olabilir. Tedavi gören depresyon hastaları zamanla iyileşir ve normal yaşamlarına devam edebilirler.

Hasta yakınları depresyonlu yaşlılara nasıl destek olmalı?

  1. Depresyonu olan bir hasta yardım için bir psikolog veya psikiyatriste yönlendirilmelidir. Bu tercih, psikolog veya psikiyatrist olan ve yaşlılıkta çalışan bir kişi için dikkate alınması gereken önemli bir noktadır.
  2. Hasta yaşlılık depresyonu için psikoloğa başvurmuşsa, psikolog madde bağımlılığı tedavisi için hastayı depresyonla çalışan bir psikiyatriste yönlendirebilir.
  3. Hasta bir psikiyatrist ararsa, doktoru onu ilaç tedavisi sonucu yaşlılık depresyonu ile çalışan bir psikoloğa yönlendirebilir.
  4. aileler; Onları tedavi eden kişi, hastalara sabırlı ve anlayışlı olmalarını hatırlatmalıdır. Hastanın olabildiğince geniş bir odada dinlenmesi, düzenli uyumasına yardımcı olması, yemek yemeyi reddeden hastaları sık ve küçük porsiyonlarda beslemesi, psikolog ve doktorun diğer tavsiyelerine uyması gerektiği unutulmamalıdır.
  5. İntihar, yaşlılar arasında diğer yaş gruplarına göre çok daha yaygındır. İntihara meyilli yaşlıları evde yalnız bırakmamak, silahlara, kesici aletlere, kalın iplere veya gereksiz ilaçlara dikkat etmemek önemlidir.

Hastaların iyileşmesi zaman alır ve ailelerin bu duruma sabırlı olması gerekir, tedavide süreç boyunca aile desteği esastır.

Continue Reading

Safra Kesesi Taşı Tedavisi

safra kesesi

Safra taşlarının tedavisi safra kesesinin cerrahi olarak çıkarılmasıdır; ancak tedavi şekline, safra taşı semptomlarına ve hastanın genel durumuna göre tedavi süresi değişebilir.

Safra kesesi silti

Safra kesesi, bağırsaklar ve karaciğer arasında bulunur. Karaciğer, sindirime yardımcı olmak için bağırsaklardan geçen safrayı depolar. Safra kesesi tamamen boşaltılmazsa safra kesesinde çok uzun süre kalma sonucu kolesterol veya kalsiyum tuzları gibi partiküller kalınlaşabilir. Bu, safra kesesi çamuru adı verilen bir safra kesesi çamuru üretir. Bazı kişilerde safra kesesi çamuru olsa da semptomları olmayabilir. Asemptomatik hastalar, hastalığa duyarlı olduklarını uzun süre fark edemeyebilirler. Ayrıca birçok hastada en sık görülen belirtilerden biri olan karın ağrısı ve sağ alt kaburgalarda şiddetli ağrı olabilir. Safra kesesi siltinin neden olduğu diğer belirtiler şunlardır;safra kesesi

göğüs ağrısı

Omuz ağrısı

Mide bulantısı

Kusma

kil tabure

Safra kesesi ameliyatı

Safra kesesi ameliyatı genellikle safra kesesi problemlerini tedavi etmenin en iyi yoludur. Safra taşlarını ve neden oldukları komplikasyonları tedavi etmek için en sık olarak kolesistektomi adı verilen bir teknik kullanılır. Kolesistektomi yaygın olarak kullanılan bir cerrahi tekniktir. Bu yöntemle;

Safra kesesinde safra taşları (kolelitiazis)

Safra kanalındaki taşlar (koledokolitiazis)

Safra kesesi iltihabı (kolesistit)

safra kesesinin büyük polipleri

Safra taşlarına bağlı pankreas iltihabı (pankreatit) gibi durumlar tedavi edilebilir.

Kolesistektomi yöntemi en sık kullanılanlardan biridir. Bu, karın içine bakmak ve safra kesesini çıkarmak için dört küçük kesiden küçük bir video kamera ve özel cerrahi aletler sokularak yapılır. Doktorlar buna laparoskopik kolesistektomi diyor. Bu yöntem aynı zamanda safra kesesi üzerindeki bir taşı çıkarmak için de kullanılabilir.

Safra kesesi ameliyatından sonra

Safra kesesi ameliyatından sonra herhangi bir komplikasyon yoksa hastalar genellikle aynı gün taburcu edilebilir. Ameliyat sonrası doktorlar yürümeyi tavsiye ediyor. Ancak yine de doktorunuz bu konuda size doğru bilgileri verecektir.

Safra kesesi ameliyatı Laparoskopik safra kesesi alınmasından yaklaşık bir hafta sonra muhtemelen normal aktivitelerinize dönebileceksiniz. Ağırlık kaldırmayı içeren herhangi bir fiziksel aktivite yapıyorsanız, işe ne zaman dönebileceğinizi doktorunuza sormayı unutmayın. Büyük bir kesi ile açık ameliyat geçirdiyseniz, iyileşmeniz daha uzun sürebilir. Ameliyattan sonra birkaç gün hastanede kalmanız gerekebilir. Açık kesi ameliyatı ile normale dönüş 4 ila 6 haftayı bulabilir.

Safra kesesi ameliyatı sonrası beslenme

Safra kesesi ameliyatı sonrası beslenme düzeninizde bazı değişiklikler yaparak sindirim sisteminizin işini kolaylaştırabilirsiniz. Sindirimi daha zor olan yağlı ve işlenmiş gıdalardan uzak durmanız ve bunlardan kaçınmanız gerekir. Özellikle ameliyattan sonraki aylarda, muhtemelen bu gıdalardan bazılarını yavaş yavaş diyetinize ekleyebilirsiniz. Safra kesesi çıkarma ameliyatından sonra kaliteli yiyecekler yemek de iyileşme sürecini hızlandırmaya yardımcı olacaktır. Kafeinli yiyecek ve içeceklerden özellikle kahve, çay, gazlı içecekler, enerji içecekleri ve çikolatadan bir süre uzak durmak çok önemlidir.

Safra kesesi ameliyatından sonra yüksek lifli yiyecekler yemeye özen gösterin. Bunlar;

Fasulye

Mercimek, bezelye, patates

Yulaf, arpa

Tam tahıllı ekmek, makarna, pirinç

Badem, ceviz ve kaju fıstığı gibi çiğ kuruyemişler (derin yağda kızartılmamış)

Chia ve haşhaş tohumu gibi çiğ tohumlar.

Fındık ve tohumlar

Meyve ve sebzeler

Yağsız et (beyaz veya kırmızı)

Continue Reading

Omurga Stres Kırığı Teşhis Yöntemleri

stres kırığı

Doktor, hastanın tıbbi geçmişini dinleyerek fizik muayene yapar. Kırık bulunursa röntgen ve bilgisayarlı tomografi gibi yöntemler kullanılabilir.

Bir kırığı saptamaya ek olarak, stres kırıkları, kırığa neden olabilecek osteoporoz (kemik kütlesi kaybı) için kemik yoğunluğunu belirlemek veya kemik mineralinde azalmaya neden olabilecek diğer metabolik sorunları araştırmak için bir dizi kan testi gerektirebilir. yoğunluğu ve dolayısıyla kemiği zayıflatır.stres kırığı

Omurganın stres kırığı nasıl teşhis edilir?

Doktor, omurganın stres kırığı nedeniyle omurgada stres kırığı veya belin yerinden çıkmasından şüphelenirse, şikayeti dinledikten ve muayene yaptıktan sonra bir film isteyecektir. Bununla birlikte, omurganın stres kırığı (spondiloliz) düz görüntülerde görünmeyebilir. Bu durumda, doktorunuz hala bir kırık şüphesi varsa, sintigrafi ve / veya BT isteyebilir. Bu testlerle kırıklar bulunursa, tedaviyi planlamak için bir MRI gerekebilir. Ayrıca kayma, bacak ağrısı veya uyuşması olan hastalarda omurilik ve sinirlerin değerlendirilmesi için MRG gerekebilir. İstmik spondilolistezisiniz varsa, şiddeti kayma miktarına bağlı olarak Derece 1 ila Derece 4 arasında değişecektir.

Dejeneratif spondilolistezi teşhis etmek için geleneksel radyografiler ve MRG’ler değerlendirilecektir. Bu tip lomber yer değiştirme için sintigrafi ve BT genellikle gerekli değildir.

Tedavi yöntemleri

Stres omurga kırığı için tedaviler nelerdir?

Şikayetleriniz sadece sırt ağrısı ile ilgili ise ve kayma derecesi önemsiz ise, doktorunuz muayene ve tetkikler sırasında ciddi sinir basıncı ve sonuçlarını görmüyor ise ameliyatsız tedavi yöntemleri ilk tercih olacaktır. Bu yöntemler gevşeme yöntemleri, ağrı kesiciler ve iltihap giderici ilaçlar, geçici korse kullanımı ve fizik tedavi yöntemlerinden biri veya birkaçı olabilir.

Ağrı devam ederse, başka bir yöntem seçilebilir – kırık bölgesine ve omurları birbirine bağlayan eklemlere (faset eklemleri) steroidler ve bölgesel ağrı kesiciler enjekte etmek. Bel ağrısı ile birlikte sinir sıkışmasına bağlı bacak ağrısı ve uyuşma varsa epidural veya foraminal enjeksiyonlar eklenebilir.

Stres kırığının (spondiloliz) neden olduğu ağrı genellikle bu tedavilerle giderilir. Ancak bu hastalarda tam kırık iyileşmesi her zaman mümkün olmamaktadır. Ağrı kaybolduktan sonra kırık iyileşmezse tehlikeli değildir. Tipik olarak, bu hastaların yaşlılıkta büyük bir değişim yaşamaları beklenmez. Ancak bu hastaların zaman zaman röntgen çektirmeleri gerekebilir.

Stres Omurga Kırığı için Cerrahi Tedavi Ne Zaman Gereklidir?

Ameliyatsız tedavi yöntemleri ile şikayetleri giderilemeyen hastalarda cerrahi tedavi gerekebilir. Ancak kayma nedeniyle omurilik sıkışması meydana gelirse ve bu ciddi bir nörolojik bozukluğa (sarkık ayak, idrar kaçırma) neden olursa erken ameliyat gerekebilir.

Spondiloliz için iki tip cerrahi tedavi kullanılabilir. Bunlardan ilki bozuk bir bölgenin onarımıdır. L5 ve S1 arasında diskte aşınma yoksa iyileşme süreci en sık 20 yaşın altındaki hastalarda kullanılır.

Diğer bir yöntem ise spinal füzyondur;

Füzyon, istmik spondilolistezis (kırık nedeniyle yer değiştirme) ve dejeneratif spondilolistez (aşınma nedeniyle yer değiştirme) için tercih edilen cerrahi yöntemdir. Aynı zamanda omuriliğe baskı varsa, onu rahatlatmak için baskı noktaları temizlenir.

İşlem önden veya arkadan veya her iki taraftan da yapılabilir. Sabitleme malzemeleri kullanılabilir. İyi bir ameliyat sonrası rehabilitasyon programı ile iyileşme gerçekleşir.

Continue Reading

COVID-19’u soğuk algınlığı, grip ve alerjik rinitten nasıl ayırt edebilirim?

corona

Coronavirüs, insanlarda soğuk algınlığından şiddetli pnömoniye kadar uzanan bir yelpazede hastalığa neden olabilen Coronaviridea ailesinden bir virüstür. İnfluenza (influenza) virüsü, soğuk algınlığı semptomlarına ve akciğer enfeksiyonlarına da neden olabilen Orthomyxoviridae ailesinden bir virüstür. Picornaviridea ailesinden rinovirüsler, soğuk algınlığı virüslerinin 0-80’ini oluşturur. Alerjik rinit, tamamen bağımsız bir genetik mirasa sahip bir bağışıklık sistemi hastalığı olarak bilinir.corona

Bu koşulların dördü de hastalarda burun akıntısı, boğaz ağrısı, öksürük ve hafif ateşe neden olabilir. Ancak soğuk algınlığının en yaygın nedeni nezle virüsüdür. Alerjik rinit ateşe neden olmaz. Bahar aylarında bir kişi alerji şikayetleri (sık hapşırma, burun kaşıntısı, sulu burun akıntısı, öksürük) varsa ve bu anlamda kendini biliyorsa yine de viral hastalıklar için endişelenmesine gerek yoktur. Ancak alerjik rinitli bir hastanın şikayetlerine ateş, şiddetli öksürük, kas ağrısı, baş ağrısı ve halsizlik eşlik ediyorsa ve geçmişte benzer şikayetler yaşamadıysa mutlaka viral hastalıkların ayırıcı tanısı için doktora başvurmalıdır. Alerjik rinit ile ateş, şiddetli kas ağrısı veya boğaz ağrısı yoktur.

Soğuk algınlığında nefes darlığı yok

Soğuk algınlığı ile 4-5 gün sonra iyileşmeye başlayan boğaz ağrıları, burun tıkanıklığı, sulu burun akıntısı, baş ağrısı ve çok yüksek olmayan ateş vardır. Soğuk algınlığı ile nefes darlığı olmaz, kas ağrısı çok, çok zayıf veya yoktur. Kişinin başka bir akciğer sorunu yoksa hastalık devam eder ve akciğer enfeksiyonuna neden olur. Şikayetleri gidermek, dinlenmek ve bol sıvı içmek için ilaç aldıktan sonra hastalık birkaç gün içinde iyileşmeye başlayacaktır. Öte yandan, grip biraz daha şiddetlidir. 38 derecenin üzerinde ateş, baş ağrısı, şiddetli kas ağrısı ve yorgunluk ve kuru öksürük sıklıkla mevcuttur. Ancak burun tıkanıklığı, sulu burun akıntısı veya sık hapşırma neredeyse yoktur. Grip virüsü ayrıca akciğerlerde ölümcül olabilen zatürreye neden olabilir. Birbirine çok benzeyen ancak basit farklılıklarla ayırt edilebilen bu dört bozukluk için gerektiğinde yapılabilecek basit bir hızlı test ile hemen tanı konulabilir.

Güncel bilgilere göre koronavirüs ile en sık görülen şikayetler ateş (39-40 dereceye ulaşabilen), 2-3 hafta süren halsizlik, kas ağrısı, sık kuru öksürük, baş ağrısı, nefes darlığı, tat ve koku almada zorluktur. Günümüzde şiddetli baş ağrıları, soğuk algınlığı için ateş ve öksürük için maske, sosyal mesafe ve kişisel hijyen kurallarına uyarak hastaneye gitmekte fayda var.

Continue Reading

Ketojenik Diyet İçin Kullanılan Ürünler

diyet

Keto diyeti, et, balık, yumurta, tereyağı, fındık, sağlıklı yağlar, avokado ve çok sayıda düşük karbonhidratlı sebze gibi aşağıda listelenen yiyecek gruplarına dayanmalıdır. Standart bir diyette yağ / protein yüzdesi 75 ila 20 iken, yüksek proteinli ketojenik diyette bu sayılar yüzde 60/35 civarındadır.

Çeşniler: Tuz, karabiber, kırmızı biber, kekik gibi çeşitli faydalı bitki ve baharatlardan elde edilen baharatları kullanabilirsiniz.

Düşük karbonhidratlı sebzeler: Çoğu yeşil olan domates, soğan ve biber gibi düşük karbonhidratlı sebzeleri seçmek önemlidir.diyet

Et, balık, hindi, kırmızı et ve tavuk: Bunlardan yapılan jambon, domuz pastırması, salam ve sosis gibi yiyecekler, ketojenik diyetin önemli bir parçası olan proteinleri içerir. Balıklar için omega-3 yağ oranı yüksek olan alabalık, hamsi, kefal, ton balığı, ringa balığı, sazan, somon, ton balığı, uskumru ve yayın balığı gibi yağlı balıklar tercih edilmelidir.

Kuruyemiş & Çekirdekler: Ayçekirdeği, badem, ceviz, fındık, kabak çekirdeği vb. Ketojenik diyette rahatlıkla kullanılabilir.

Meyveler: Bütün avokado veya taze guacamole gibi meyveler sınırlı porsiyonlarda tüketilebilir.

Peynir: Beyaz peynir, kaşar peyniri, keçi peyniri, krem   peynir, mozzarella, tulum peyniri gibi besinler ketojenik diyette tercih edilen besinler arasındadır.

Sağlıklı yağlar: Sağlıklı bitkisel yağlar, özellikle sızma zeytinyağı kullanın. Ancak saf tereyağı ve şekersiz krema gibi yağlar da ketojenik diyet sırasında kullanılmalıdır.

Yumurtalar: Omega-3 içeren iri yumurtalar tercih edilmelidir.

Ketojenik diyette kaçınılması gereken yiyeceklerin listesi

Ketojenik diyette karbonhidrat oranı yüksek yiyecekleri sınırlamalı ve mümkün olduğu kadar tüketmemelisiniz. Günlük karbonhidrat miktarı 50 gramı geçmemelidir. Keto diyetinden azaltılması veya çıkarılması gereken besinlerin listesi aşağıdaki gibidir.

Alkol: Alkollü içecekler, karbonhidrat içeriği nedeniyle kişinin ketozdan çıkmasına neden olabilir.

Çeşniler: Mayonez ve ketçap gibi soslar genellikle şeker ve sağlıksız yağ türleri içerir.

Baklagiller: Fasulye, bezelye, mercimek, nohut ve benzerleri, içerdikleri karbonhidratlar nedeniyle keto rejimini bozabilir.

Kök sebzeler: Patates, tatlı patates, havuç ve yaban havucu, içerdikleri şeker ve karbonhidratlar nedeniyle keto rejimini bozabilir.

Meyveler: Çilekli meyvelerin çok küçük porsiyonları haricinde, tüm meyveler karbonhidrat içeriğinden dolayı doğal olarak ketoza direnç gösterir.

Şekerli yiyecekler: Kolalar, meyveli gazlı içecekler, meyve suları, şekerli çaylar, şekerli kahve, kekler, dondurma ve birçok tatlı türü, içerdikleri şeker nedeniyle ketozdan kurtulmaya neden olabilir.

Şekersiz diyet gıdalar: Bu türler arasında, bazı durumlarda keton seviyelerini etkileyebilen yüksek seviyelerde şeker alkolleri görülebilir. Bu ürünler ayrıca daha endüstriyel olarak işlenir.

Tahıllar veya nişastalar: Tüm buğday bazlı yiyecekler, bulgur, makarna, pirinç ve çeşitli tahıllar karbonhidrat bakımından çok yüksektir.

Ketojenik diyette, sebze ve et ürünlerini birlikte tüketmek, vücudun ihtiyaç duyduğu vitaminler gibi daha düzenli besin ve koruyucu element alımını sağlayacaktır.

Continue Reading

Kalp hastalığı için ameliyat ne zaman gereklidir?

kalp ameliyatı

Bazen doğuştan anomaliler nedeniyle, bazen yaşam tarzı veya yetersiz beslenme nedeniyle, kalp hastalığı için ameliyat zorunlu hale gelir. Değişen yaşam koşulları ve yeme alışkanlıklarının yanı sıra, diyabet ve yüksek tansiyon gibi kronik hastalıklar toplumda daha yaygın hale geliyor ve bu da kalp hastalığı için ameliyat riskini artırıyor.

Unutulmamalıdır ki Türkiye, Avrupa’nın en yüksek kalp hastalığı oranına sahip ülkesidir. İlk adım önlemedir. Uzmanlar, hastaların ilk aşamada mümkün olduğunca sık kalp ameliyatı geçirmesini istemezler. Öncelikle birinci basamak sağlık hizmetleri yoluyla koruyarak hastalığın ortaya çıkmasını önlemeye çalışırlar.kalp ameliyatı

Bir hastalık ortaya çıkarsa bu sefer ilaç ve yaşam tarzı değişiklikleri ile hastalığın ilerlemesini önlemeye çalışırlar. Bu olmazsa, sorunu ilaçla ve bir sonraki durumda – girişimsel kardiyoloji yöntemleriyle çözmeye çalışırlar. Ancak tüm aşamalara rağmen bazı kalp hastalıkları ancak kalp damar cerrahisi ile tedavi edilebilmektedir. Günlük yaşamda bazı değişiklikler vurgulanmazsa kalp ameliyatı zorunlu hale gelebilir.

Cerrahinin zorunlu olmasının nedenleri …

Bir koroner arterin tıkanması için

Kalp krizine neden olan koroner damarların daralması belli bir seviyeyi aştığında kan akışını engeller. Bu, kalbin işini yapamayacağı anlamına gelir.

Bu sorunu düzeltmek için kullanılan cerrahi işleme koroner arter baypas ameliyatı denir. Kalp ameliyatlarının büyük bir kısmı koroner oklüzyon baypas greftleme kullanılarak yapılan girişimlerdir.

Kalp kapakçığı sorunları

Kalbi bir pompa olarak düşünürsek, bu pompanın valf gibi davranan yapıları vardır (açılıp kapanan bir çıkış). Bunlara kapak da denir. Aort kapakçıkları, pompalanan kanın geri dönmesini engeller. Mitral kapak, ayrıca kalbin odaları arasında sağlıklı kan dolaşımını destekler.

Kalbi tek bir organ olarak görüyoruz. Fakat gerçekte kalp iki organdan oluşur – sol ve sağ kalp. Sol kalbin ana dolaşımı yani vücuttaki kan dolaşımı; sağ kalp ise düşük dolaşım yani akciğerlere dolaşım sağlar.

Sağ kalp kapakçıkları aynı zamanda pulmoner ve triküspit kapaklar olarak da adlandırılır. Bu kapakların hastalıkları daha az yaygındır ve daha az cerrahi müdahale gerektirir. Hastalık en sık sol kalbin kapakçıkları olan aort ve mitral kapaklarda görülür.

Daha önce ülkemizde romatizmal kalp hastalığı yaygındı ve bu durum en çok mitral kapağı etkiledi. Bununla birlikte, morbiditenin azalması ve genel sağlığın iyileştirilmesinin bir sonucu olarak, Batı ülkelerinde olduğu gibi, yaşlanmayla ilişkili kapak hastalığı ön plana çıkmıştır. Aort kapağı, yaşlanmayla ilişkili bir numaralı kalp hastalığıdır.

Diyabet

Kalp hastalığını önlemenin birçok yolu vardır. İlk adım, kardiyovasküler hastalığa neden olan faktörleri analiz etmektir. Ana nedenlerden biri diyabettir.

Diyabet kontrol altına alınmazsa kişi kendine ve diyetine dikkat etmez, kalp krizi ve dolayısıyla ölüm riski normal bir kişiye göre 10 kat daha fazladır. Hasta diyetine ve egzersize dikkat ederse ameliyat gerekmeyebilir.

Yüksek tansiyon

Akılda tutulması gereken bir diğer nokta da yüksek tansiyondur. Çünkü hipertansiyon, tüm organların, beynin ve kalbin yüksek basınç altında çalışması anlamına gelir. Bu nedenle tansiyon hastalarında yaşam tarzı değişiklikleri ile başlamak, tuzdan uzak durmak ve egzersiz yapmak kardiyovasküler hastalıkları önleyebilir.

Sigara ve yüksek kolesterol seviyeleri de hastanın kalp hastalığı geçirmesine ve gözetimsiz bırakılması durumunda ameliyat ihtiyacına neden olan faktörlerdir.

Obezite

Fazla kilolu olmak ciddi bir sağlık sorunudur. Tek başına kan basıncına ve şeker hastalığına neden olabilir. Tansiyon ve şeker hastalığından kaynaklanan sorunlar birbirini etkileyebilir ve kardiyovasküler hastalıklara yol açabilir. Bu, ameliyata yol açan ana faktörlerden biri olarak kabul edilir.

Doğuştan kalp hastalığı

Kalp ponksiyonları en yaygın doğumsal kalp hastalığı türüdür. Bazıları ameliyat gerektirmeyen boyutlardadır.

Ayrıca kalp kapakçıklarının doğuştan anomalileri, kalbe giren damarlar, kalbe giren damarlar ve kalbi çevreleyen organlara giden damarlar anormal alanlarla ilişkilendirilir ve uygunsuz ilişkili hastalıklar ameliyat gerektiren hastalıklar arasındadır.

Kalp yetmezliği

Kalp nakli, ileri derecede kalp yetmezliği ve şiddetli kalp yetmezliği olan hastalar için cerrahi bir seçenektir. Ancak donör eksikliği nedeniyle ülkemizde kalp nakli pratik olarak kullanılmamaktadır.

Kalp krizi geç müdahale ettiğinde

Kalp krizi geçiren hastalar, kalp kasının yırtılmasından dolayı kalp odacıklarında sorunlar yaşayabilir. Kapaklar ciddi şekilde hasar görebilir veya hatta yırtılabilir. Bu, hastanın acil ameliyata girmesine neden olur.

Bu ameliyatların başarı oranı yüzde 50’dir ancak hasta ameliyat olmazsa iyileşme şansı yüzde 10 düzeyinde kalmaktadır.

 Kanserle

Kalp çok dirençli bir organ olmasına ve kalp kanseri çok nadir görülmesine rağmen bazen kalpte iyi huylu tümörler gelişebilir. Ancak cerrahi olarak da çıkarılır ve hasta sağlığına kavuşur.

Aort damar yırtılması

Aort damarının yırtılma veya yırtılma riski de ameliyat için bir nedendir. Bu durum en çok yüksek tansiyonu olan hastalarda görülür. Kapaklarda doğuştan bir malformasyon varsa morbidite riski 10 kat daha fazladır. Aort damarının yırtılmaması için bu damarın çapı 5,5 cm’dir Bu oluştuğunda ameliyat önerilir.

Continue Reading
1 2 3 8